9. Sınıf Dil ve Anlatım Paragrafta Yapı Konu Anlatımı Konu Anlatımı

9. Sınıf Dil ve Anlatım Paragrafta Yapı Konu Anlatımı Konu Anlatımı

0
275

Paragrafta Yapı Konu Anlatımı

 

Paragraf, bir düşünceyi aktarmak amacıyla bir araya getirilmiş cümleler topluluğudur. Dolayısıyla onu bir yazının küçük bir örneği olarak düşünebiliriz. Çünkü bir yazıda bulunması gereken birlik, bütünlük, anlam ve yapı uyumu gibi nitelikler paragrafta da aranır.

Bir yazı, nasıl, bir ana düşünce etrafında oluşur ve gelişirse bir paragraf da aynı biçimde bir ana düşünce cümlesi etrafında gelişir. Bir düşünce etrafında toplanan her cümle, kendinden öncekine ve sonrakine dil ve düşünce yönünden iyice bağlanmalıdır. Cümleler arasında doğal geçişler kurulmalı, boşluklar bırakılmamalıdır. Anlatımın etki gücünü artırmada bu bağlantıların büyük payı vardır.

Cümleler arasında dil ve düşünce bağlantısı:

  • Bir önceki cümlede geçen sözcük ya da sözcük öbeği bir sonraki cümlede tekrar edilerek,
  • Bir cümlede geçen kavram ya da sözlerin yerine, onları karşılayan adıllar, önadlar kullanılarak,
  • Bağlaçlardan yararlanılarak, (ama, fakat, çünkü, ne var ki…)
  • Aynı düşünce değişik biçimde tekrar edilerek sağlanır.

Aşağıdaki paragrafta cümlelerin birbirine anlamca nasıl bağlandığını ve bir bütün oluşturduğunu görelim:

(I) Biz gazeteciler, dışarıdan pek sevimli gözükmeyiz. (II) Sanırım bunun temelinde daha çok, işimizin eleştiri olması yatıyor. (III) Çünkü insanoğlu, doğası gereği, eleştiriden pek hoşlanmaz; eleştiriyi de eleştireni de hoşgörüyle karşılamaz.

Bu parçanın ilk cümlesinde bir düşünce dile getiriliyor. II. cümlesinde “bunun temelinde” sözüyle I. cümledeki düşünce açıklanarak cümleler arasında bağlantı kuruluyor. III. cümledeki “çünkü” bağlacı ve “insanoğlu eleştiriden pek hoşlanmaz” yargısı II. cümleyi açıklıyor, cümleler arasında anlamca bağ kuruyor

Paragraf yapısı ile ilgili çeşitli soru tipleri, öğrencinin, paragrafın anlam bütünlüğünü kavrayıp kavrayamadığını ölçmeye yöneliktir.

Giriş Cümlesi

Paragrafın ilk cümlesidir. Açıklanıp geliştirilebilecek genel bir yargı içerir. Kendisinden önce başka cümleleri gerektirecek sözleri (çünkü, oysa, bunda, böylece, bu durum.„) içermez. Kendisinden sonraki cümlelere anlamca bağlanmalıdır.

Sanatçılar, yaşamlarıyla ve yapıtlarıyla topluma yol göstermelidir.
Okurlar; genellikle, kendi yaşamlarından izler buldukları yapıtlara ilgi gösterirler.

Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde, bu cümlelerin dil ve düşünce yönüyle kendilerinden önce herhangi bir cümleye bağlı olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu cümleler bir paragrafın “giriş cümlesi” olabilir.

Örnek 1:
Aşağıdakilerden hangisi bir yazının ilk cümlesi olmaya en uygundur?
A) Yeni öykücüler arasında Türkçeyi bütün güzelliği ile kullananlar var.
B) Başka öykülerini de dergilerde okumuştum ama bunu hepsinden güzel buldum.
C) Bunda, tiplerin çok canlı, öykülerinin otobiyografik olmasının da etkisi var.
D) Bir bakıma, bu son iki kitabi birer dil olayı olarak değerlendirilmelidir,
E) Birçok yeni öykücünün, buna gereğinden fazla önem verdiğini gördük.
(1987-ÖSS)
Çözüm:
Seçenekleri incelediğimizde B seçeneğinde “Başka öykülerini de” ve “bunu”, C seçeneğinde “Bunda”, D seçeneğinde “Bir bakıma, bu son kitabı” ve E seçeneğinde “buna” sözleri bu cümlelerin kendilerinden önceki cümlelerin devamı niteliğinde olduğunu gösteriyor Dolayısıyla bu cümleler bir yazının ilk cümlesi olamaz. A seçeneğinde ise kendinden önceki cümleye bağlayıcı hiçbir söz bulunmadığından bu cümle bir yazının ilk cümlesi olmaya uygundur. 
 
Örnek 2:
—- Bir sözcük tek başınayken ses ve anlam yönünden etkileyici özellikler taşımayabilir. Ancak aynı sözcük cümlede öteki sözcüklerle yan yana geldiği zaman etkileyici nitelikler kazanır. Kısaca şunu demek istiyorum: Bir yapıtta anlatımın sağlamlığı, sözcüklerin seçimine ve bunların yerli yerinde kullanılmasına bağlıdır.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bir yazıya başlarken akla ilk gelen sözcük en uygun sözcüktür.
B) Dillerin söz dağarcığı birbirinden farklıdır,
C) Sözcüklerin gücünü kullanımları belirler.
D) Düşünceleri, gelişigüzel söylemekten kaçınmak gerekir.
E) Süslü ve özentili anlatım iyi düşünememekten kaynaklanır.
(2005 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada, bir sözcüğün tek başınayken ses ve anlam yönüyle etkileyici olmayabileceği, öteki sözcüklerle yan yana geldiğinde etkileyici nitelikler kazanabileceği anlatılıyor. Dolayısıyla parçanın başına “Sözcüklerin gücünü kullanımları belirler” cümlesi getirilmelidir.
Cevap C
 
Örnek 3:
—-. Ozanlar da yazarlar da yaşantı işçisidir bir bakıma. Gerçek yaşamdan, nesnel dünyadan kazandıkları yaşantıyı yeniden üretirler. Bu yeniden üretme ya da yaratma süreci içinde estetik bir tat katarlar ona; coşku ve düşünceyle beslenen bir özle yoğururlar onu, Yoğurdukları özü, okura ulaştıracak uygun yollar, uygun biçimler ararlar. Şiir, öykü, roman, oyun gibi türlere özgü yasaların içinde yeni konumlar kazandırırlar yaşantıya.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yazınsal yaratının gücü, okurda düşünsel bir değişme yaratmasına bağlıdır
B) Okur, romanda, şiirde ya da öyküde karşılaştığı yaşamı, düş dünyasında değiştirerek geliştirir
C) Kimi sanatçılara göre yazınsal yapıtlar, okurun yaşamı algılama gücünü artırmalıdır
D) Gerçekte türü ne olursa olsun, her yazınsal yaratının malzemesi yaşantıdır
E) Şiirler, romanlar, öyküler okurun yüreğinde yeni duygular uyandırmayı amaçlar
(2003 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada ozanların ve yazarların gerçek yaşamdan aldıklarını birtakım aşamalardan geçirdikten sonra değişik yazın türleri-ne dönüştürdükleri anlatılıyor. Dolayısıyla parçanın başına “Gerçekte türü ne olursa olsun her yazınsal yaratının malzemesi yaşantıdır.” cümlesi getirilmelidir
Cevap D

Sonuç Cümlesi

Paragrafın son cümlesidir. Genellikle, anlatılan konuyu bir sonuca bağladığı için, cümleleri anlamca birbirine bağlayan sözler (kısaca, ancak, oysa, çünkü, bu nedenle…) içerir. Dil ve düşünce yönüyle kendinden önceki cümlelere bağlıdır.

Hâlbuki eleştirmen, bir sanat yapıtını değerlendirirken, yapıtın dışında hiçbir şeyi dikkate almamalıdır. İşte, bizim yazın dünyamızda salt bu yüzden gerçek sanatçılar yeteri kadar ilgi görmüyor:

Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde, bu cümlelerin “hâlbuki, işte, bu yüzden” sözcükleriyle, dil ve düşünce bakımından kendinden önceki cümlelere bağlı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu cümleler bir paragrafın “sonuç cümlesi” olabilir.

Örnek 4:
Hiç ummadığımız bir şiir, günü gelince bizim için söylenmiş izlenimini verir. Çünkü şiir eskimez; durur bir yerde, okurunu bekler. Bekler ve bir gün bulur onu. Dahası, en kötü, en sığ, en basit bir şiirden bile bir gün başka bir anlam, başka bir güzellik fışkırabilir. Bu nedenle —-.
Düşüncenin akışına göre bu parçanın son cümlesi aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?
A) iyi şiir her okuyucuda aynı duyguları, aynı çağrışımları uyandırabilmelidir
B) pek çok şiir kitabı ancak şairlerinin ölümünden sonra değer kazanmıştır
C) sanat değeri taşıyan şiirler eskimiş olanlardır
D) eleştirmenler, okuyacakları şiir kitabını seçmede okurlara yol göstermelidirler
E) şiir değerlendirmelerinde olumsuz ve kesin yargılardan olabildiğince kaçınmak gerekir
(1999 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada şiirin eskimediği, en niteliksiz şiirden bile bir gün başka anlam ve güzellik meydana çıkabileceği anlatılmak isteniyor. Parça “Bu nedenle sözüyle devam edeceği için, parçanın son cümlesi, bu anlatılanları destekleyen bir düşünceyle tamamlanmalıdır. Bu düşünceyi de E seçeneğinde görüyoruz.
Cevap E 
 
Örnek 5:
O, okurlarını bilgilendirmekle birlikte onları kendi düşüncelerine göre yönlendirmekten kaçınan bir eleştirmendir Ele aldığı kitabın niteliklerini sıralar; fakat onunla ilgili öznel yorumlardan kaçınır. Daha doğrusu, yapıtla ilgili kesin bir yargıya varmayı okuruna bırakır. Bu tutum —-.
Bu parçanın son cümlesi, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?
A) bilinçli bir okur kitlesinin oluşmasını sağlar
B) onun, bilgilerine güvenmediğini gösterir
C) yazarın, geniş okur kitlelerince anlaşamamasına neden olur
D) okurun, okuma zevkini köreltir
E) onun, kişiliğine olan saygıyı azaltır
(2002 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada sözü edilen eleştirmen, okuru bilgilendiren; ama yönlendirmeyen; yapıtla ilgili kesin yargılara okurun varmasını sağlayan bir tutum takınıyor. Dolayısıyla bu tutum, bilinçli bir okur kitlesinin oluşmasını sağlayacak bir tutumdur.
Cevap A
 
Örnek 6:
Başarılı şairlerin hepsi, kendilerinden önceki şairlerin şiirlerini okuyarak öğrenmişlerdir şiir yazmayı. Kendi başınıza da olsa, bir ustanın denetiminde de olsa, şiir yazmayı öğrenmek için ne yapmanız gerektiği bellidir; Beğenilen şiirleri teker teker okuyacak, değerlendirecek, işin sırrına varmaya çalışacaksınız. Şöyle bir okuyup geçmekte değil işin sırrı. Her şairi, her şiiri ayrı ayrı, titizlikle irdeleyeceksiniz. Sözcükleri nasıl seçmiş, nasıl birbirine bağlamış? Dizeleri nasıl kurmuş? Bu türden birçok sorunun yanıtını ararken bütün emeğiniz boşa da gidebilir. Bu nedenle, —-
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) şairliğe özenen bir insanın şiiri zevk almadan okuması düşünülemez.
B) şiir yazanlar, kimi sıkıntılara katlanmanın yanı sıra amacına ulaşamamayı da göze almalıdır.
C) şiir yazabilmenin ilk koşulu, iyi şiiri kötüden ayırabilmektir.
D) kötü şiirler, üzerinde uzun uzun çalışılmadan, değişik denemeler yapılmadan yazılanlardır.
E) şiirin yapısını, doğasını kavramamış insanlar, kendilerini şair sanıyorlar.
Çözüm:
Parçada, başarılı bir şair olmak için çok çalışmak gerektiği, hatta bu çalışmaların boşa gidebileceği anlatılıyor. Parçaya “Bu nedenle” sözüyle devam edildiğine göre, parçanın sonuna “şiir yazanlar, kimi sıkıntılara katlanmanın yanı sıra amacına ulaşamamayı da göze almalıdır” sözü getirilmelidir
Cevap B
 
Örnek 7:
“Hayatım roman olur” diyenlerden özür dileyerek söyleyelim: “Yaşanmış gerçeği” öykülemek bir yazın yapıtı oluşturmaya yetmez. Yaşanmış bir olay, bir romanın, bir şiirin çıkış noktasını oluşturabilir; ama bir yapıtta, “yaşanmış gerçeklere” yer verme, yazınsal türlerin gerekli niteliklerinden değildir Çünkü insanlar sanat yapıtlarında —-.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) yaşanmış, yaşanmakta olan gerçekleri yazmanın daha kolay olduğunu düşünürler
B) anlatılanların ne kadar etkileyici olduğunun farkındadırlar
C) düşsel öğelere ağırlık verilmesinin, okurların ilgisini çek-mediğini bilirler
D) kendi yaşam gerçekleriyle anlatılanların örtüşmesini is-terler
E) gerçeğe benzerliği, gerçeklikten üstün tutarlar
(2006 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada yazarın; yaşanmış gerçeklere yer vermenin, yazınsal yapıtlar için gerekli bir nitelik olmadığını belirttiğini görüyoruz. Dolayısıyla bunun bilincinde olan insanlar, sanat yapıtlarında böyle bir nitelik aramaz. Buna göre, parçanın sonundaki “Çünkü insanlar sanat yapıtlarında” sözü, “gerçeğe benzerliği, gerçeklikten üstün tutarlar” sözüyle tamamlanabilir.
Cevap E 

Paragrafa Cümle Yerleştirme

Paragrafın giriş ve sonuç cümleleri dışındaki cümleler, gelişme bölümünü oluşturur. Bu bölümdeki cümleler, çeşitli yollarla, kendilerinden önceki ve sonraki cümlelere anlamca bağlanmalıdır.

Örnek 8:
Yazdıklarımın herkesçe okunmasını istiyorum. Beni okuyanların, kitaplarımda kendinden bir parça bulabilmesini, yüreğine seslenen bir şeyler yakalayabilmesini İstiyorum. Çünkü önemli olan, okurun, kitapla ve yazarla sıcak bir bağ kurabilmesidir. Bu nedenle olabildiğince duru bir dil, yalın bir anlatım yeğliyorum. Kimi zaman kısa cümlelerim yadırganıyor; ama ben bunu bilinçli olarak yapıyorum, —- ancak benim seçimim yalınlıktan yana. Bu sadelik içinde okurun yüreğine ve beynine ulaşabiliyorsam ne mutlu bana.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışma göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Ben de bilirim yarım sayfa süren tümceler kurmayı, süslü ve ağdalı bir dil kullanmayı
B) Zaten her konu kendi biçim ve biçemini birlikte getiriyor
C) Ben, sanat yapmak adına anlaşılmaz olmayı seçenlerden değilim
D) Her yazarın anlatımını renklendiren ilginç söz buluşlarından yararlanırım
E) Yazarken, sözcükleri seçmede ince eleyip sık dokuyorum
(2005 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada yazar, okura ulaşabilmek için yalın bir anlatımı tercih ettiğini söylüyor. Boş bırakılan yerden sonra ise “—- ancak benim seçimim yalınlıktan yana” sözüyle devam ediyor Buradaki “ancak” sözcüğünün anlamca birbirine ters yargıları bağladığı anlaşılıyor. Dolayısıyla boş bırakılan yere “Ben de bilirim yarım sayfa süren tümceler kurmayı, süslü ve ağdalı bir dil kullanmayı” sözünün getirilmesi gerekir.
 
Örnek 9:
Yazın değeri taşıyan bir roman, bir öykü, bir oyun, yaşam çevremizi genişletir; içinde bulunduğumuz gerçek dünyanın dışına çıkarır bizi. —- Tam tersine gerçekleri değişik bir gözle görmemizi, olaylara farklı açılardan bakmamızı sağlar.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Bu, elbette, bir kaçış ya da kendi gerçeklerimizden kopuş değildir.
B) İç gerilimlerimizden, sıkıntı ve bunalımlarımızdan büyük ölçüde kurtarır.
C) Okuma, insanı her türlü tutkudan kurtararak özgürleştirir.
D) Okuyan bir kişi, bütün bilgi eksikliklerini giderebilir.
E) Okunan her kitap, iç zenginliğini artırır, duygulan harekete geçirir.
(2001 – ÖSS)
Çözüm:
Parçanın başında, yazın değeri taşıyan romanın, bizi gerçek dünyanın dışına çıkardığı; son cümlede ise “tam tersine” denerek yapılan işin gerçekleri değişik bir gözle görmemizi, olaylara farklı açılardan bakmamızı sağladığı söyleniyor. Öyleyse, iki cümle arasına “tam tersine” sözüyle anlamca bağlantı kuracak “Bu, elbette, bir kaçış ya da kendi ger-çeklerimizden kopuş değildir.” cümlesi getirilmelidir.
Cevap A
 
Örnek 10:
İnsanların beğenileri birbirine uymaz. Belki o kırmızıdan hoşlanıyor, siz yeşili seviyorsunuzdur. Belki o, Wagner’in müziğini beğeniyor, siz, Mozart’ı yeğliyorsunuzdur. —- Gördüklerinden ve dinlediklerinden aldığı tat sizinkine uymuyor diye karşınızdakini zevksizlikle, kabalıkla suçlamaya hakkınız yoktur.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Kimi zaman beğenilerinizin bağdaştığı da olur.
B) Öteki sanat dallarında da böyledir bu.
C) Öyleyse nelerden hoşlandığınızı bilmeniz gerekir.
D) Çünkü, insanların beğenileriyle davranışları arasında ilişki vardır.
E) Değerlendirmeleri belirli ölçütlere göre yapmak gerekir
(2002 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada, insanların beğenilerinin birbirine uymayabileceği söylenerek, müzik örnek gösteriliyor. Boşluktan sonra, “Gördüklerinden ve dinlediklerinden” denerek farklı sanat dallarından hoşlanmanın doğal olduğu anlatılıyor. Dolayısıyla, parçanın anlam bütünlüğünü sağlamak için, boş bırakılan yere “Öteki sanat dallarında da böyledir bu.” cümlesi getirilmelidir.
Cevap B

Paragrafta Düşüncenin Akışını Bozan Cümleyi Bulma

Paragrafın birana düşünce etrafında örgülendiğini, paragrafı oluşturan cümlelerin de anlamca birbirine bağlı olduğunu söylemiştik. Dil ve anlam bakımından birbiriyle uyumlu bu cümlelerin arasına ilgisiz bir cümlenin girmesiyle paragrafın anlam bütünlüğü bozulur. Bu cümle, paragrafta işlenen konunun farklı bir yönüyle ilgilidir, Dolayısıyla bu cümle, başka bir paragrafta bulunmalıdır ve paragraftan çıkarıldığında kendinden önceki ve sonraki cümleler birbirine dil ve anlam olarak açık bir biçimde bağlanabilmelidir.

Örnek 11:
(I) Romanlar vardır, daha ilk sayfasında olay örgüsünün çekim alanı içine alır okurunu. (II) Kan basıncını yükselten heyecanlar yaratır okurda, (III) Kimi romanlar da vardır, dilsel örüntüsüyle okurun aklına olduğu kadar yüreğine de seslenme yolunu seçer. (IV) Romanda özgünlük, derinlik, çok yönlülük aranır, (V) Daha doğrusu, okurun, okuma eylemine tüm varlığıyla katılımını sağlar. (VI) En yüksek coşkuları, estetik tutkulara dönüştürür.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II.   B) III. C) IV. D) V.   E) VI.
(2005 – ÖSS)
Çözüm:
Parçanın III. cümlesinde; kimi romanların, dilsel örüntüsüyle okurun aklına ve yüreğine seslendiği söylendikten sonra V. cümlede “daha doğrusu” denerek III. cümlede anlatılanlar açıklanıp geliştiriliyor. “Romanda özgünlük, derinlik, çok yönlülük aranır.” cümlesi parçanın anlam akışını bozmaktadır.
Cevap C
 
Örnek 12:
(I) Havasından mı, suyundan mı, bilmem; ama başkadır bu yörenin insanları. (II) Sıcacık yürekler, gülümseyen yüzler, içten yaklaşımlar… (III) Yardımsever, konuksever tavırlar ve yoğun bir insan sevgisi… (IV) Çoğu kişiye zaman kaybı gibi gelir insanlarla ilgilenmek. (V) Bu insanlarda sonradan öğrenilen değil, içten gelen bir yaşama sevinci vardır. (VI) Güldüler mi içten gülerler, gözlerinin derinliklerinde yakalarsınız tebessümlerini.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.
(2002 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada, bir yörenin insanlarına yönelik olumlu düşünceler dile getirilirken araya parçadan kopuk olan “Çoğu kişiye zaman kaybı gibi gelir insanlarla ilgilenmek” cümlesi getirilerek düşüncenin akışı bozulmuştur.
Cevap C

Parçayı İki Paragrafa Bölen Cümleyi Bulma

Bir yazıda, her paragraf ele alınan konuyla ilgili bir düşünceyi içerir. Yazıda konunun farklı bir yönüne, yani farklı bir düşünceye geçildiğinde yeni bir paragrafa başlanır Yazıda, iki ayrı konuyu ya da aynı konunun iki ayrı yönünü anlatan paragrafları ayırmamak doğru değildir. Bu tip sorularda, paragrafta ayrı bir düşünceye geçilen cümleden itibaren paragraf ikiye ayrılabilir Parçayı iki paragrafa bölecek olan cümle, gelişme bölümünde aranmalıdır.

Örnek 13:
(I) Mektup on altıncı yüzyıla kadar salt haberleşme amacıyla kullanılıyor, bu anlamda bir tür gazete görevi de yapıyordu. (II) On altıncı yüzyıldan sonra ise söz konusu görevinin yanı sıra, duygu ve düşünceler de mektuplar aracılığıyla paylaşılmaya başlandı. (III) Goethe’nin ciltler dolusu özel mektupları, Schiller’in yazışmaları, Gogol, Puşkin, Byron’ın unutulmaz mektupları bunlar arasında sayılmaya değer niteliktedir. (IV) Candide yazarı Voltaire’in yazdığı mektuplar öğüt vermek, danışmak, bilgi almak, yapıtlarını tanıtmak gibi değişik amaçlar içerir (V) Bu büyük ustanın en başarılı mektuplarıysa, duygularını paylaşmak için yazdığı mektuplardır. (VI) Bunlar, özentiye kaçmadan, yapaylığa düşmeden, içten geldiği gibi yazılmış mektuplardır.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur?
A) II.   B) III. C) IV. D) V.   E) VI.
(2001 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada, mektup türünün gelişimi genel olarak anlatılıp kimi yazarların mektupları örnek verilirken IV. cümleden itibaren, özele inilip Voltaire’in mektupları hakkında bilgi verilmeye başlanıyor.
Cevap C
 
Örnek 14:
(I) Rize’nin Pazar ilçesinde, Verçenik Yaylası’na gidecek minibüse bindiğimizde, uzun süren otobüs yolculuğunun yorgunluğunu unutmuştuk. (II) Yaklaşık beş saat süren minibüs yolculuğundan sonra, kararlaştırılan buluşma noktasına ulaştık. (III) Oradakilerle hoşbeşten sonra çadırları kurduk; sırt çantalarımızı boşalttık. (IV) İlk günler için getirilen taze yiyeceklerle, hemen küçük bir ziyafet sofrası kurduk kendimize, (V) Geceleri fark ettik ki, gökyüzü burada her zaman yıldızlarla doluydu. (VI) Hemen her gece yıldızlara bakarak düşler kuruyorduk.
Yukarıdaki parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur?
A) II.   B) III. C) IV. D) V.   E) VI.
(2000 – ÖSS) 
Çözüm:
Parçada, yapılan bir yolculuk, zaman sırasına uygun olarak öyküleme tekniğiyle V. cümleye kadar anlatılıyor. V. cümleden itibaren ise, o yolculuk bitip kamp yapan insanların günler sonra keşfettikleri bir durum anlatılıyor, Dolayısıyla parça, V. cümleden itibaren ikiye ayrılabilir.
Cevap D
 
Örnek 15:
(I) Resim ve heykel sanatçıları insan elleri üzerinde çok durmuşlardır. (II) Ortaçağdan bu yana, ressamların yaptığı portrelere baktığınızda gözlerden çok, ellerin öne çıktığını görürsünüz. (III) Gergef üzerinde dolaşan, çenesini avuçları içine alan, vücut boyunca sarkan eller… (IV) Mutluluğun parıltısını, kaygıların kaynaşmasını, yaşamaktan usanışı hep bu ellerde görürsünüz. (V) Bundan on binlerce yıl önce insan daha kafasıyla düşünemezken elleriyle düşünmüş. (VI) İnsan geometri bilmeden su bentleri yapmış, matematik bilmeden parmaklarıyla saymış, sanat ve güzellik üzerine hiçbir bilgisi yokken mağara duvarlarını, bugün usta ressamların bile yapamayacağı resimlerle donatmış. (VII) Bilimsel ve sanatsal yaratılar konusunda övündüğümüz ne varsa hepsini, insan elinin çağlar boyunca yaptığı hareketlere borçluyuz.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II.   B) III. C) IV. D) V.   E) VI.
(2005 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada, resim ve heykelde insan ellerinden söz edilip örnekler verilirken V. cümleden başlanarak yeni bir konuya, insanın; kafasıyla düşünmeden önce elleriyle düşündüğü konusuna başlanıyor ve bu düşünceyle ilgili örneklere yer veriliyor
Cevap D
 
Örnek 16:
(I) Oyun, bir gün içinde hatta birkaç saatte geçen olaylar üzerine kurulmuş. (II) Oyun, üç birlik kuralına uygun; ancak izleyicinin merakını kamçılama yönünden zayıf kalıyor. (III) İlk bölümün ikinciye göre çok kısa oluşu, izleyenleri rahatsız ediyor (IV) Kişiler kendi toplumsal, psikolojik, ekonomik ve kültürel yapılarına uygun olarak olaylar içinde verilmiş, (V) Sanatçı, bu eksikliklerine karşın, bir oyun yazarı olarak umut veriyor.
Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gidermek için, aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) I. cümleyle II. yer değiştirmeli
B) II. cümleyle III. yer değiştirmeli
C) III. cümleyle IV yer değiştirmeli
D) IV. cümle I. den sonra gelmeli
E) V. cümle II. den sonra gelmeli
(1999 – ÖSS)
Çözüm:
Parçanın V. cümlesinde “bu” sıfatıyla işaret edilerek bir eksiklikten söz ediliyor. Bir önceki cümlede ise bir eksiklik belirtilmiyor Bu eksiklikler II. ve III. cümlelerde belirtildiği için V. cümlenin bu cümlelerden sonra gelmesi gerekmektedir.
Cevap D

Paragrafın Hangi Soruya Karşılık Yazıldığını Bulma

Bu tip sorularda, paragrafta anlatılanlar, seçeneklerdeki sorulardan birinin cevabıdır. Dolayısıyla, paragrafın hangi soruya karşılık olarak yazıldığını bulabilmek, paragrafta ne anlatıldığını, yani paragrafın konusunu bulmak gerekir. Paragrafın konusu belirlendikten sonra, dil ve anlam yönüyle paragrafla uyum içinde olan soru cümlesi kolayca bulunabilir Soru cümlesi, özellikle paragrafın ilk cümleleriyle dil ve düşünce yönünden uyum içinde olmalıdır.

Örnek 17:
Yazdığım şiirleri sesli olarak okurum ilk önce, kulağıma hoş geliyorsa değişiklik yapmam. Ama fazla ya da kulağı tırmalayan sözcükler varsa onları atarım, değiştiririm. Çünkü şiir gereksiz sözcüğü kaldırmaz. Ayrıca, yıllar sonra yeniden okuduğumda, beni ilk günkü gibi etkileyebilecek mi, diye düşünürüm. Öyle şiirler vardır ki her gün okusanız bıkmazsınız. Yazdığım şiirlerin de böyle olması için gayret ederim.
Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?
A) Şiirlerinizi yoğunlaştırmak, kalıcı kılmak için nelere dikkat edersiniz?
B) Eleştirmenlerin şiirlerinizi yeterince değerlendirmemesini neye bağlıyorsunuz?
C) Şiirlerinizi yazarken okurların beklentisini göz önünde bulundurur musunuz?
D) Başka şiirlere, şairlere öykünmemek için nasıl bir yol izliyorsunuz?
E) Şiirlerinizdeki duygusal zenginliği nasıl sağlıyorsunuz?
(2005 – ÖSS)
Çözüm:
Parçada yazar, gereksiz sözcükleri nasıl belirleyip attığını yani şiirini nasıl yoğunlaştırdığını ve şiirinin kalıcı olması için ona ne şekilde yaklaştığını anlatıyor. Dolayısıyla parça, “Şiirlerinizi yoğunlaştırmak, kalıcı kılmak için nelere dikkat edersiniz?” sorusuna karşılık olarak söylenmiştir.
Cevap A

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.